FAO Türkiye

CAC-Rust proje çalıştayı, pas hastalıklarına dayanıklı buğday ıslahındaki güncel yaklaşımları değerlendirdi

Fotoğraf: ©FAO
08/12/2022

Türkiye – Buğday Dünya üzerinde yetiştiriciliği en yaygın bitki grubu olup, Kuzey Afrika'nın yanı sıra Orta ve Batı Asya'nın gıda güvenliği için çok önemli bir tarımsal üründür. Buğday pası hastalıkları, buğday yetiştirilen hemen hemen tüm bölgelerde buğdayın ortak sorunudur. Hiç süphesiz, mücadelede en etkili yaklaşım dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi ve kullanılmasıdır.

 

Konunun önemi nedeniyle CAC-Rust projesi, 23 Kasım 2022'de bilim insanları ve pas üzerine çalışanları bir araya getirerek buğday pas hastalıklarına dayanıklılık ıslahı konusuna ilişkin en güncel bilgilerin tartışılması üzerine bir çalıştay düzenlenmiştir.  Çalıştay, 4. Uluslararası Bitki Islahı Kongresi kapsamında, FAO ve Türkiye Tarım ve Orman Bakanlığı (TOB) işbirliğiyle “Orta Asya ve Kafkasya’da Buğday pas hastalıkları yönetimi ve dayanıklılık ıslahına yönelik bölgesel işbirliğinin ve ulusal kapasitelerin güçlendirilmesi (CAC-Rust)” projesi amaçları doğrultusunda gerçekleştirilmiştir. FAO-Türkiye Gıda ve Tarım Ortaklık Programı (FTPP II) tarafından desteklenen çalıştay, katılımcılara buğday pasına dayanıklılık ıslahı ve bunun pas hastalıklarını kontrol etmedeki rolü hakkında bilgi ve deneyim alışverişinde bulunma fırsatı sağlamıştır.

 

Çalıştayın açılışında konuşan, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) Bitki Sağlığı Daire Başkanı Suat Kaymak, buğday pası hastalıklarının Türkiye'de yarattığı tehtide dikkat çekerken, verim kayıplarının yüzde 20-80’lere çıkababildiğini vurgulamıştır.

 

FAO-SEC Tarım Uzmanı Fazıl Düünceli, hastalığın izlenmesi, ırk analizi, dayanıklılık ıslahı, entegre hastalık yönetimi için eğitim ve bölgesel işbirliği gibi tematik alanlar altında önerilen faaliyetleri özetleyerek projenin ana hatlarını ortaya koymuştur.

 

Tarım ve Orman Bakanlığı ve Uluslararası Kurak Alanlar Tarımsal Araştırma Merkezi (ICARDA) tarafından ortaklaşa koordine edilen Bölgesel Tahıl Pası Araştırma Merkezi'nde (RCRRC) pas araştırmalarına liderlik eden kıdemli pas patoloğu Kumarse Nazari, hastalığa neden olan ırkların bölgesel seviyede izlenmesinin önemine dair bilgiler verdi ve merkezin bölge ülkelerine hizmet verme potansiyeline ve kapasitesine de dikkat çekti.

 

Uluslararası Mısır ve Buğday Geliştirme Merkezi (CIMMYT-Türkiye buğday ıslahçısı ve onun Uluslararası Buğday Programı (IWWIP) koordinatörü Beyhan Akın, CIMMYT'nin ıslah çalışmaları ve yılda birden fazla generasyon elde ederek ıslah çalışmalarını hızlandırma  çabaları da dahil olmak üzere buğday ıslah faaliyetleri hakkında güncel bilgiler vermiştir. TOB'a bağlı Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü araştırmacılarından E. Burcu Tugay, Türkiye'de buğday pas hastalıklarının durumunu ve ülkedeki dayanıklılık ıslahına yönelik mevcut çalışmaları özetleyerek, hem yakın zamanda görülen epidemiler hakkında bilgi verdi ve  hem de ıslah materyallerinin hem fide ve ergin dönemlerinde test edilmesi ihtiyacının altını çizdi.

 

Panel Tartışmaları ve Geleceğe Yönelik Tavsiyeler

 

Sunumların ardından Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği (TÜRKTED) Genel Sekreteri Kenan Yalvaç'ın moderatörlüğünde, alanında uzman bilim insanlarının katkılarıyla panel gerçekleştirilmiştir. Değerlendirmeler sırasında, uzun bir süre CIMMYT buğday programı liderliğini yapış olan Hans Braun, buğday araştırmalarına daha fazla yatırım yapılması gerektiğinin yanı sıra bölgedeki çeşitlerin yaygınlığının belirlenmesi ve bunlardaki dayanıklılık genlerinin haritalanması hususlarına odaklanılması gerektiğini vurguladı.

 

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi akademisyenlerinden Nusret Zencirci, başta yerel çeşitler  ve yabani akrabalar olmak üzere genetik kaynakların önemine ve potansiyeline dikkat çekti. Islah çalışmalarıda mevcut 800.000 buğday gen kaynağının çok azının kullanıldığını ve bu kaynakların karakterizasyonunun ıslah programlarında etkili kullanılabilmesi için kritik öneme sahip olduğunu vurgulamıştır.

 

ICARDA ülke yöneticisi ve kıdemli buğday ıslahçısı Mesut Keser, Orta Asya'daki IWWIP deneyimlerini paylaşarak, IWWIP kökenli çeşitlerin Tacikistan ve Özbekistan'daki toplam buğday ekim alanının sırasıyla yaklaşık yüzde 55'ini ve yüzde 20'sini oluşturduğu başarısını da katılımcılarla paylaştı.

 

Kirkhouse Trust'tan Robert Koebner, moleküler yöntemlerin potansiyel rolünü vurgularken, bunların tek başına bir teknoloji olarak ele alınmaması ve aynı zamanda bunlarınıslah programlarının doğal bileşenleri olarak değerlendirilmesi gerektiği konusuna dikkat çekti.

 

Yapılan değerlendirmeler neticesinde bölgedeki buğday pas hastalıklarından kaynaklanan üretim ve verim kayıplarını önlemek için aşağıdaki alanlara daha fazla odaklanılması ve yatırım yapılması gerektiği vurgulanmıştır:

 

  • Buğday pas hastalık etmenlerinin örneklerinin ülkeler tarafından bölgesel araştırma merkezine sunulması dahil olmak üzere izleme, sürvey ve ırk analizi;
  • Ülkelerdeki buğday çeşitlerinin yaygınlığının belirlenmesi ve dayanıklılık genlerinin belirlenmesi üzerine çalışmalar;
  • Yerel çeşit ve yabani akrabalar da dahil olmak üzere genetik kaynakların karakterizasyonu;
  • Bilgi, uzman ve buğday ıslah materyallerinin değişimi ile bölgesel işbirliğinin geliştirilmesi;
  • Bölge gıda güvenliği için önemli bir tarım ürünü olan buğdayın iyileştirilmesi için genetik kaynakların seferber edilmesi.

 

FAO-Türkiye Ortaklık Programları Hakkında

FAO-Türkiye Ortaklık Programları, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Türkiye, Türkmenistan, ve diğer ilgili ülkelerde gıda güvenliğinin sağlanması, kırsal yoksulluğun azaltılması, sürdürülebilir orman yönetimi, çölleşmeyle mücadele ve ekosistemlerin korunmasına destek olmayı amaçlar.

 

2007’de kurulan FAO-Türkiye Gıda ve Tarım Ortaklık Programı’nın (FTPP) ilk fazı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini temsilen Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından sağlanan 10 milyon ABD Doları tutarındaki güven fonundan finanse edildi. Programın ilk fazı olan 2009-2015 yılları arasında 16 ülkede 28 proje uygulandı. 2014 yılında, Türkiye Cumhuriyeti'nin 20 milyon ABD Doları tutarındaki ek finansmanı ile FTPP'nin ikinci fazı ve aynı zamanda

 

FAO-Türkiye Ormancılık Ortaklık Programı (FTFP) başlatıldı. Böylece Türkiye’nin bu Programlar çerçevesindeki toplam katkısı 30 milyon ABD Doları’na ulaştı.

 

BAĞLANTILAR: